"Dünya ise; bütün şa'şaasıyla ahirete nispeten bir zindan hükmündedir.." BEDİÜZZAMAN

30 Kasım 2010 Salı

NEW YORK'TA BEŞ MİNARE


Mahsun Kımızıgül'ün yazıp yönettiği 3.film olan New York'ta Beş Minare daha vizyona girmeden çok önce dikkatimizi çekmişti. Fİlmin vizyona girdiği hafta ben İstanbul'a gidince eşim de filme başkalarıyla gitmiş. Ama filmden çıkar çıkmaz çok beğendiğini ve benim de mutlaka izlemem gerektiğini söyledi. Bayramda eşim İstanbul'a gelince aynı filmi ikinci kez izlemekten nefret etmesine rağmen bizi kıramadı ve bu sefer ablam, ben ve eşlerimiz gitmiş olduk. Eşim Gaziantep'te dublajlısını seyretmiş. İstanbul'da orjinal ve dublajlı olarak 2 seçenek vardı. Biz orjinali izlemeyi tercih ettik. Yaklaşık %20si altyazılı ama her iki halini de izleyen eşime göre orjinali çok daha güzelmiş. Filmin konusu hemen hemen yerde bulunabilir bundan bahsetmiycem. Bana göre bazı ufak tefek mantık hatalarının dışında çekimleri, oyuncu kalitesi ve konusuyla oldukça başarılı bir filmdi. Haluk Bilginer usta oyunculuğuyla bu rolün de hakkını vermişti. İlk kez oyuncu olarak izlediğim Mustafa Sandal'ı da çok beğendim. Gayet profesyoneldi. Mahsun Kırmızıgül'e de "helal olsun" demekten kendimi alamadım. Film vizyona gireli epey bir süre oldu ama hala izlemeyenler varsa kesinlikle tavsiye ediyorum;)

29 Kasım 2010 Pazartesi

ETSİZ ÇİĞ KÖFTE

Ben tam bir bulgur hastasıyım. Bulgurla yapılan herşeye bayılıyorum. Zaten yerken sınırımı asla bilemediğim birkaç çeşit yiyecek var. Bunların başında da kısır, etli ve etsiz çiğ köfte geliyor. Buraların değimiyle "yoğurma köfte"yi nişanlıyken işle alakalı meseleler için geldiğimde yemiştim ilk kez. O zamandan beri de favorilerim arasında yerini aldı. İlk zamanlar yoğuran kişiyi izlediğimde kesinlikle yapamayacağımı düşünmüştüm. Çünkü epey bir efor sarfetmek gerekiyor. Ama canımın çok istediği bir gün kolları sıvadım ve yoğurmaya başladım. Sadece kendim için yaptığımdan malzemesi azdı. Yine de beni çok uğraştırdı. Malum tecrübesizlik..:)Ama sonuç tam da istediğim gibi oldu. O günden beri canım ne zaman istese -gece gündüz hiç farketmiyor- hemen kalkıp yapıyorum. Demiştim ya tam bir tutkunum. Yapımına gelince kişi başına ortalama 1 su bardağı köftelik  bulgur -burdaki adı simit-, gözkararı eklenen soğan,sarımsak,biber salçası,domates salçası ve tuzla birlikte azar azar su eklenerek bulgurun sertliği iyice  gidene kadar yoğruluyor. Yaklaşık yarım saat sürüyor. En zor aşaması bu. Daha sonra ince ince kıyılmış maydanoz ve en son aşamasında da baharatları ekleniyor. Baharatları köfteyi yapmadan önce hazırlamak iyi oluyor. Ben nane, pubiber, karabiber ve kimyon kullanıyorum. Hepsinden damak tadına göre ayarlanan ölçüde bir kaseye alınıyor ve üzerine sıvıyağ konuluyor. Mesela 2 kişilik bir köfteyse ortalama küçük bir kasenin 3/4'ü kadar yağ konuluyor. Yağ ve baharatla birlikte köftenin hem tadı hem de kıvamı oluşmuş oluyor. Sonra da geriye şekil vermesi kalıyor. Yanında olmazsa olmazı bol ayran, söğüş domates ve yeşillik... Hmmm yine canım çekti galiba:)

25 Kasım 2010 Perşembe

KUZENİMİN KINA GECESİ VE DÜĞÜNÜ :)

Benim annem de babam da 6 kardeş olduğu için kuzen sayım epey çoktur maşallah.. Allah eksikliklerini vermesin gerçekten benim için çok değerliler.. Kardeş sayısı az olunca sanırım daha da önemli oluyor kuzenler insanın hayatında. Çünkü anneme veya babama bakıyorum kuzenleriyle -ablamla ben de olduğu gibi- bir samimiyet yok. Tabi yıllar geçiyor aileler genişliyor bunların da etkisi olsa gerek.. İşte böyle kuzen bolluğu içinde benim kendimle yaşıt sayılabilecek 6-7 tane kuzenim var. Hepsini de çok seviyorum. Düğünü olan kuzenim de yaşıt olduklarımdan ve sülalemizde bekar kalan tek kız kuzendi. Onu da başgöz ettik artık rahatız:):) Şaka bir yana bu kuzenimle de aram gerçekten çok iyidir. Kendisi de bloğumu okuyor diye demiyorum :):) kendisini çok severim. Allah  onu ve hepimizi hep mutlu kılsın inşallah..
Resimde görülen kıyafet gelin hanımın kına yakılırken giydiği kıyafetiydi. Çok beğendim şahsen. Sanırım Boşnaklara has yöresel bir kıyafet. Çok yakışmıştı kendisine:) Normalde giydiği elbiseyle çektiğim doğru dürüst bir resim bulamadım ama o da nar çiçeği renginde üzerine oturan çok şık bir elbiseydi, çok yakışmıştı.. Eeee güzele ne yakışmaz:) Kına gecesi sadece bayanlara özeldi. Bu kare kınanın sonuna ait. Damat bey resim çekilmek üzre gelmişlerdi. Biz de erkek olmamasını fırsat bilerek kurtlarımızı döktük valla. Ben normalde çok oynayan bir insan olmama rağmen -artık kendimi ne kadar dağıttıysam- yengem "oooo sema sen de ne oynarmışsın" dedi kınanın sonunda:):):) Napalım son kız bir  daha kimbilir ne zaman oynayabilicez.. Kınanın bitiminde giymiş olduğum epey yüksek topuklu ayakkabıların da etkisiyle ayaklarımı hissetmez olmuştum:)

Gelelim düğüne.. Düğün de kına gecesinden 1 gün sonra oldu. Malesef biz (ablam, diğer bazı kuzenler vs.) bu sefer yerimizden kalkamadık. Çünkü düğün bayan erkek karışıktı. Biz de oynayanları ,halay çekenleri izledik, ayağımızla tempo tuttuk:) Canım kuzenimin maşallahı var yine.. Çok güzel bir gelin olmuştu.. Aaaaa hep gelinden bahsediyoruz damatı küstürecez valla.. Damadımız da gayet yakışıklıydı yani birbirlerine çok yakıştılar. Allah nazarlardan korusun..

Yukarıdaki resim de düğün bitiminde aile pozlarının verildiği esnada çekilmiştir:):) Benim eşim işi dolayısıyla gelemediği için ablam da bana eşlik etti, fotoğrafı birlikte çekildik:) Böylece bir düğünün daha sonuna gelmiş olduk. Uzun süre ne zaman nasıl olcak diye konuştuğumuz bu düğün de geçip gitmiş oldu. Zaman gerçekten çok hızlı ilerliyor. Sevgili kuzenime ömür boyu çok ama çok mutlu olacağı güzel bir evlilik diliyorum. İnşallah Rabbim gönüllerindeki tüm hayırlı dileklerini kabul eder; her zaman sağlıklı,huzurlu ve mutlu olurlar.. Amin..

24 Kasım 2010 Çarşamba

UZUUUUN BİR TATİL VE GERİ DÖNÜŞ REHAVETİ...

Evet gerçekten epey zaman oldu yazmayalı. Daha yeni yazmaya başlamış bir blogger olarak kötü bir tablo sanırım:( Ama bazen şartlar gerçekten çok değişik olabiliyor. Bayram tatiline  sevgili kuzenimin düğünü sebebiyle yaklaşık 10 gün önce başlayan ben gitmeden önce bazı özel sebeplerden dolayı laptopumu da yanıma alamayınca böyle uzun bir mesafe girmiş oldu araya.. Neyse her işte bir hayır vardır. İnşallah bundan sonra daha çok yazabilirim.. Dediğim gibi kuzenimin düğünüyle başlayan İstanbul turum 1 hafta kadar sonra eşimin de katılmasıyla daha da hareketlendi ve inanın o kadar uzun olmasına rağmen nasıl geçti hiç anlamadım. Bol bol bebek sevdim:), ailem ve uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımın bir kısmıyla görüştüm, gezdim, tozdum.. Derken yine döndüm buralara.. Evimi ve işimi özlemişim.. Uzun zaman ayrı kalınca evi toparlamak da oldukça güç oluyor. Pazar sabahı döndük ama hala yıkanacak çamaşırları bitirebilimiş değilim..Ütü de var bi dünya... Oooooo daha çok çalışmam lazım:)
Kuzenim için bir mahsuru yoksa bir sonraki postta biraz düğünden bahsetmeyi düşünüyorum. İnşaallah döndüğümden beri yaşadığım yoğunluk biraz azalır da kendime  daha çok zaman ayırabilirim...

1 Kasım 2010 Pazartesi

KUSKUS SALATASI...

Dün ilk kez kendi başıma misafir ağırladım. Akşam çaya gelen misafirlerim olmuştu ama gündüz -annem veya kayınvalidem olmadan- ilk defa  tek başıma  hazırlık ve servis yaptım. Heyecandan olsa gerek sabah erken uyandım. İlk iş yapacağım poğaçanın hamurunu mayalamak oldu. Çünkü poğaçayı ne kadar erken mayalarsam o kadar iyi kabaracaktı. Gerçekten de öyle oldu. Puf puf poğaçalarım oldu, çok şükür beğenildi ;) İkram ettiklerimden biri de yukarıda resmini görmüş olduğunuz kuskus salatasıydı. Yapımı basit, hafif ve lezzetli bir tarif. Öncelikle kuskusu bol suda haşladım. Haşlanmış kuskusu süzgeçe aldıktan sonra biraz soğuk suyun altında tuttum ki birbirine yapışmasınlar. Daha sonra haşlanmış havuçları ve kornişon turşuyu küp küp doğradım. İsteğe göre ayarlanabilecek ölçüde maydanozu ince ince kıydım ve 1 kutu konserve mısırla birlikte diğer malzemeleri haşlanmış kuskusa ilave ettim. İçine yaklaşık olarak 1 limonun suyu, biraz sıvı yağ ve tuz ekleyip güzelce karıştırdım. Sonuç: herkes beğendi ve tabağındakinin hepsini yedi :):):)
Bu arada belirtmeden edemiycem eşimin halası ve yengesi gelirken pasta ve ev yapımı kadayıf getirmişlerdi. Onlarla birlikte ikram daha da zenginleşti. Gerçekten buraya kolay alışmamın en önemli sebeplerinden biri de eşimin özverili akrabaları. Bana gerçekten her konuda çok yardımcı oluyorlar. Özellikle halam ve yengem (bir de babannem) bunların başında geliyor: Hepsini gerçekten çok seviyorum. Allah herkese böyle güzel insanlarla akraba olmayı nasip etsin. Böyle kişilerin arasında olduğum için ne kadar şükretsem az..